26 Nisan 2010 Pazartesi

Gündem - Ağlayan bebekleri bekleyen büyük tehlike

Gündem - Ağlayan bebekleri bekleyen büyük tehlike

Yazarlar - AHMED ŞAHİN - Peygamberimiz'in yetiştirdiği yöneticilerden örnekler..

Yazarlar - AHMED ŞAHİN - Peygamberimiz'in yetiştirdiği yöneticilerden örnekler..

16 Nisan 2010 Cuma

TIRTIKLAMA MUHTEŞEM BİR YAZI ARAKSUSTAN

Ölümün Kardeşi - A. Ali Ural




In "işte", In bir nefes, In edebiyat

19 Ocak 2010 Salı













Ölümün Kardeşi





Ölümle aramız iyi değil ama kardeşiyle iyi anlaşıyoruz. Bizi seviyor o. Eli hep omzumuzda. Evde televizyon izliyoruz geceleri. Sabahları beraber gidiyoruz işe. Okulda yanımızda oturuyor, aynı sırada.



Gemiyi yanaştırırken, çımacımız, ameliyata girdiğimizde hemşiremiz, araba kullanırken muavinimiz. Tatile beraber çıkıyoruz. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor. Ayrılıp gitse bile bir süre yanımızdan, eli hediyelerle dolu dönüyor tekrar. Ah o rengârenk ambalajlara sarılı kutular! Ah kardeşi ölümün; gecelerimizi kaleydoskoplara çeviren sihirbaz! Yoruldukça sokuluyor yanımıza ağır ağır, dostane tebessümü narkoz, tam indireceğiz maskesini cerrahımızın, ışıl ışıl gözlerini mahmur gözlerimize saplıyor. Seviyoruz katilimizi. Çünkü her sabah elimizden tutup kaldırıyor mezarımızdan. Güneşi altın bir madalya gibi takıyor boynumuza. "Bir gün daha yaşadınız!" diye çığlık atıyor. "İşte döndünüz hayata!"



Ölümle aramız iyi değil ama kardeşiyle iyi anlaşıyoruz. Bizi seviyor o. Eli hep omzumuzda. Bir gün göremesek onu, başımıza ağrılar giriyor. İki gün göremesek kan çekiliyor damarlarımızdan. Üç gün göremesek dayanıyor kapımıza, gülüşünü şakağımıza dayayıp boş senetleri imzalatıyor. Rakamları o seçecek, Marlon'u kıskandıran "Baba". Artık onun emrinde çalışıyoruz. Deniziz, dalgalarımızı bir bir esir alıyor. Rüzgârız, yelkenlerimizi tek tek yırtıyor. Ateşiz, kıvılcımlarımızı çil çil satıyor böceklere. Taciriz, kervanı şehrin girişinde karşılıyor hep. El koyuyor bütün mallarımıza. Yalnız o indiriyor pazara kumaşı. Tek gözü görmüyor. Heybelerin bir gözü onun. Herkesin kârına ortak. Yine de kızamıyoruz ona. Kızmak da ne, yarısını bağışlıyoruz hayatımızın. Çatırtıyla ayrılıyor ikiye karpuz. Suları çenemizden damlıyor hayatın.



Ölümle aramız iyi değil ama kardeşiyle iyi anlaşıyoruz. Bizi seviyor o. Eli hep omzumuzda. Bakın nasıl yürüyoruz gözlerimiz kapalı. Nasıl uzatıyoruz ellerimizi boşluğa. Kayıp eşyamızı arıyoruz her gece yatağımızdan kalkıp. Som altından çiviler çakıyoruz namımıza. "Somnambülizm" diyorlar işimize ne tuhaf, gözleri kapalı hüküm verenler. Hem birbirimizden ne farkımız var! Milyarlarca uyurgezer, yaşıyoruz kardeşçe. Birden uyandırmak kimin haddine! Hadi hep beraber uzatıp ellerimizi, kütüphanelere doğru yola çıkalım. Bütün gece yol alalım, sabah ezanına kadar. "es- Salâtu Hayrun min en- Nevm!" Müezzin gözkapaklarını tıklatsın. Hey kimse yok mu! İki kontrol kalemi gibi dokunsun kollarımız kalın ciltlere. Yanan kızıl ışıkları varsın olmasın gören. Kızıl ötesi dürbünümüzle vurup satırları bir bir. Avlarımızı paylaşalım. Dök çantanı o halde yere. Çevir sayfalarını sözlüğün. "U" harfine gelene kadar uyuma!



Ölümle aramız iyi değil ama kardeşiyle iyi anlaşıyoruz. Bizi seviyor o. Eli hep omzumuzda. Adı uyku. Bakalım ne yazıyor sözlüğümüz hakkında: "Dış dünyadan ve vücuttan gelen uyarıları tamamen veya kısmen etkisiz hale getirip ruhun hakkını bedene iade eden sevimli eşkıya", " Kralla soytarıyı aynı direğe bağlayan şerif", " Varlığını da yokluğunu da en şiddetli şekilde hissettiren efsanevi kahraman", " Allah'ın mazlumdan da zalimden de esirgemediği hayat iksiri", " Çeçe sineklerinin yaptığı zehirli bal"... Sözlük de sözlükmüş ha! Seviyor mu sevmiyor mu belli değil. Övüyor mu övmüyor mu? Eski Çin'de suçlular mahkum edilmiyor mu uykusuzluğa! Antik Roma'nın Makedonyalı kralı Perseus uykusuzlukla öldürülmüyor mu! Demek ki uykuya ihtiyacımız var! Uyku bir sis gibi çökmüyor mu caddelere! Çeçe sinekleri kara bulutlar gibi dönmüyor mu aklımızın üstünde! "Nevm"in başında "nun" var. O büyük balık açmış karanlık ağzını sonsuza. Atmak için gözlerimizin kapanmasını beklemiyor mu, hiçbir kervanın yanından geçmediği o derin kuyusuna. Demek uyanmaya ihtiyacımız var!



Ölümle aramız iyi değil ama kardeşiyle iyi anlaşıyoruz. Bizi seviyor o. Eli hep omzumuzda. " Uyku ölümün kardeşidir!" diyor Abdulkadir Geylâni, "Allah alır o canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarında..."(Zümer,42) âyetinden çalıp elması. Üşüyoruz. Uyku aczin örtüsü dünyada. Ancak kudret eliyle sıyrılabiliyor örtü. Bütün gücümüzle haykırıyoruz: Eksikliklerden uzak olan Yüce Allah uyumaz. Melekleri de uyumaz O'nun. Cennetlikler de uyumayacaklar. "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar," diyor Hz. Peygamber. Ne hazin macerası insanın. Uyanabilmesi için ölmesi lazım! Fakat ölüyor her gece, diriliyor her sabah. En güzel uykuyu geçiyor uyanışın atı. Uyumanın en güzel tarafı uyanmak. Kıyamet koptu! Ah insan! Hâlâ kıyamet alâmetleri arıyor kitaplarda.





A. Ali URAL

MERHABA BAHAR

merhaba bloğum seninle görüşmeyeli aylar olmuş.ama canım yazmayı hiç istemiyordu..babamdan sonra aylarca hergün yazmıştım..acım azalana kadar yazmıştım..sanki yazarken acım azalıyor ,hafifliyordu..kah dua halinde kah bunalımlardaydım,ama yinede çok iyiydi..acıları ile başetmeye çalışanlar için iyi bir terapi şeklidir
bu güzel bahar günlerinde keyifli bir akşamda canım yazmak istedi,sıkıntılar,acılar ,hüzünler olacak elbet..
ama ama artık yarın tekrar güneş doğacak bunu biliyorum..ve herkesede bunu hatırlatmak istedim ...
herkese selamlar

9 Şubat 2010 Salı

babam benim babam

Tam bir yıl oldu sen gideli..tam bir yl önce bu saatlerde hastane yolunda canını Azrail meleğine teslim etmeye çalışıyordun..bizse hiç irşeyden hapersiz sıcak yataklarımızda rahat rahat uyuyorduk..rahat diyorum;çünkü bir daha öyle uyku uyumadık,artık sensiz dik ,artık babasızdık....bir yıl önce binlerce derdim ,tasam ,sıkıntım vardı.daha doğrusu ben var zannederdim;oysa şimdi diyorum ki ÖLÜM den gayri dermansız dert yokmuş.BABASIZLIK dan zor tasa yokmuş şimdi anladım ..Anladım ama ne çare ...sen yoksun ,kokun yok,dokunuşların yok,bakışların yok,kızmaların yok,gülüşün yok yok...yok olan o kadar çok şey var ki saymakla bitmez.
babamm sen gittikten sonra önce günlerce ağladım,önce sana ağladım.İnşallah Rabbim seni affıyla ,merhametiyle karşılamıştır dedim..Sonra kendime ağladım şimdi ben sensiz napıcam diye ..o zaman anladım sen bizim yol gösteren fenerimiz olduğunu.sanki zifiri karanlıkta kolllarım omuzlarımdan kesilmiş gibiydim.hem kolsuz ,hemde karanlıkta idim..geceleri sessiz sesiz yatakta ağladım kimse duymadan..bana geride emanet bıraktığın annemle beraber yaşamayı öğrendim yavaş ama sancılı bir şekilde...sonra onada alışmış numarası yapmayı öğrendim ..bütün acılara alışmış numarası yapıyom artık .çünkü sen yoksun sırtımı dayadığım koca bir dağ varmış ve ben farkında bile değilmişim.....artık gelecek önümdeki en fazla 3 bilemedin 5 günlük zaman dilimi benim için ..artık uzun vadeli hayaller ,umutlar yok senin asi kızın için..hani o ayaklarının üstünde durduğunu sanan ..ama ayaklarıda seninle birlikte o toprağın altına gömülen kızın ...yinede şükrettim bana 40 yıl boyunca baba deme nimetini verdiği için Allah a şükrettim.kırk yıl sana dokunabidim ya senisevebildim ya bir babanın evladı olabildim ya buna da şükür dedim..
Amabu gece örttüğüm bütün acılar ,örtülerini yırtarak haykırıyor tekrar yüzüme ;SEN BABASIZ KALDIN diye ,birazdan gecenin sessizliğini parçalayan bir telefon sesi gelecek ve daha bir kaç saat önce ben çok iyiyim diyen babanın öldüğünü haykıracak sana .....ondan sonrası gerçekle hayal arası....soğuk tenini bir kaç dakikalık görüüş,bir bir kaç dokunuş...ondan sonra sen toprağın altında ,ben üstünde ...artık sadece rüyalarda nasip olacak bir sarılış ,bir dokunuş belki..
ÖLÜM BANA NE ÖĞRETTİ BABA BİLİYORMUSUN ;ÖNCE EĞER İMANIM OLMASA ,BİR GÜN MUTLAKA AHİRETTE GÖRÜŞMEK OLMASA ÇILDIRIRDIM.....
SONRADA ÖLÜMÜ AİLE İÇİNDE YAŞAMAYAN AZRAİLİ ARKADAN GÖRÜR NE ZAMANKİ
CANINDAN BİR PARÇA GİDER O ZAMAN AZRAİL LE GÖZ GÖZE GELİRMİŞ
İŞTE ADIM GİDİYORUM ,BİR DAHA NE ZAMAN GELİRİM ONU SADECE ALEMLERİN RABBİ BİLİR DER SANA,,

SANA İSE SADECE''İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN '' DEMEK KALIR.
güle güle babam ruhun şad olsun,mekanın cennet olsun..

11 Ocak 2010 Pazartesi

Birmilyonkalem: Babam, en iyi arkadaşım

Birmilyonkalem: Babam, en iyi arkadaşım

10 Ocak 2010 Pazar

kırılganlık

merhaba günlerdir ne yazabildim nede yorumları okuyabildim..kendimle ve yüreğimle sorunlarım vardı..
bir gün önce kırıldığı bir konu ile ilgili bir kardeşimi teselli etmeye çalıştığım bir derdi ne hikmetli bir tevafuktur ki bir gün sonra kendim başıma gelmiş halde buldum..demekki imtihan bu imiş..şimdi o kardeşin derdini daha iyi anlıyor ve dua ediyorum...Allah(cc) hepimizi kırmaktanda kırılmaktanda muhafaza etsin...

4 Ocak 2010 Pazartesi

ÖLÜM

''İnsan hakikatin hepsini görmeye dayanamaz.Gördüğümüz en çıplak hakikat ölümdür.Oda hakikatinçok çok küçük parçasıdır.''MUSTAFA İSLAMOĞLU .

HOCAMIZ ÖYLE GÜZEL VE BİR O KADAR DOĞRU SÖYLÜYORKİ DAHA NE SÖYLENİR BUNUN ÜSTÜNE........

3 Ocak 2010 Pazar

kar

merhaba bloğum şimdi tekirdağ da kar başladı!dışarısı çok güzel ama...ben çocukluğumdan beri ne zaman kar yağsa sevinemem.hep dışarda evsiz, barksız, sobasız, yiyecek yemeği olmayan insanları düşünür üzülüp ,dua ederim..ya rabbi sen merhametlilerin en merhametlisisin......

2 Ocak 2010 Cumartesi

GÖZÜM

Öyle güzel bakmış ki gözlerime, kimseye öyle bakmamış ne geçmişte ne şimdi ne de gelecekte...




Parmak izlerim kimsenin parmak izine benzemiyor. Demek ki, benim parmak uçlarıma hiç kimsenin parmak ucuna dokunmadığı gibi dokunmuş. Sadece dokunmuş mu? Hâlâ dokunmakta. Her an yeni/den dokunmakta.

Retinam kimsenin retinasına benzemiyor. Demek ki, benim gözümün içine kimsenin gözünün içine bakmadığı gibi bakmış. Sadece bakmış mı? Hâlâ bakmakta. Şimdi gözlerimin içine yeni/den bakmakta. Ben gözlerimi kapatsam da, O gözlerimden bakışını ayırmamakta.

Yüzüm kimsenin yüzüne benzemiyor. Demek ki, benim yüzüme kimsenin yüzüne yönelmediği gibi yönelmiş. Sadece yönelmiş mi? Hâlâ yüzüme dönük ve yüzümün her noktasında çalışmakta. Ben O'ndan yüz çevirsem de, O benden yüz çevirmemekte.



BİZZAT KENDİSİ ALLAHIN BU NESLE İKRAMI OLAN  SEVGİLİ SENAİ DEMİRCİ DEN ....
O DOYUMSUZ YAZILARINDAN KÜÇÜCÜK BİR PARÇA........

sıvı sabun ve dezenfektanlar;

merhaba sizlerle şu yeni sektör sıvı sabun ve dezenfektanlarla ilgili bir haberi paylaşmak istiyorum.....


Dezenfektanlardan uzak durun İşte sebebi...


Hastalık kapmamak için kullanılan dezenfektanların, bakterilerin çoğalmasına ve antibiyotiklere direncinin artmasına yol açabildiği bildirildi.

İngiliz yayın kuruluşları Independent ve BBC'deki habere göre, Milli İrlanda Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, "Pseudomonas aeruginosa" bakterisinin, hücrelerinden (dezenfektan veya antibiyotiklere karşı) antimikrobiyal maddeler salma yeteneğini artırmak suretiyle, dezenfektanlara karşı bağışıklık kazandığı belirlendi.



Hastanelerde kapılan enfeksiyonların çoğuna yol açan söz konusu bakteri ayrıca, dezenfektanlar yüzünden, ciprofloxacin tipi antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesini sağlayan bir DNA mutasyonu da geçiriyor.



Araştırma ekibinin başkanı Dr. Gerard Fleming, öldürücü derecede olmayan dezenfektanlara maruz kalmanın, bu bakterinin hayatta kalma gücünü artırdığını söyledi.



Bunun, yanlış şekilde seyreltilmiş dezenfektanların hastanedeki yüzeylerde bıraktığı kalıntının antibiyotiğe dirençli bakterinin çoğalmasını sağlayacağı anlamına geldiğine işaret eden Fleming, bundan daha da kötüsünün, bakterinin daha önce maruz kalmadığı antibiyotiklere karşı bile direnç geliştirebilmesi olduğunu belirtti.



Araştırma, Microbiology dergisinin Ocak sayında yayımlandı.

Bugün

http://www.risalehaber.com/ sitesinden 29.12.2009 tarihinde yazdırılmıştır

1 Ocak 2010 Cuma

merhaba yeni yıl

çocukluğumun uzaydaki gezegenler kadar uzakta sandığım 2000 li yılları geldi ve geçiyor işte .......
 
Copyright 2009 mücteba. Powered by Blogger
Blogger Templates created by Deluxe Templates
Wordpress by Wpthemescreator